Küçüklükte geçirilmiş olan suçiçeği virüsü yetişkin periyotta zona olarak tekrar görülebiliyor. Suçiçeği üzere bedende kalıcı izlere ve lekelere neden olan zona ile ilgili yapılan yeni araştırmalara nazaran 2022 yılında son on yılda görülenden daha fazla olay tespit edildi. Bu artışın sebebinin Covid-19’la birlikte bağışıklık sisteminin zayıflaması, ateşli hastalık, gerilim ve enfeksiyon üzere çeşitli etkenlerin olabileceğini belirten Dermatolog Doç. Dr. Pelin Üstüner, hastalığın daha kolay atlatılabilmesi için erken devirde tedaviye başlanmasının değerli olduğunu söyledi.
Zonanın son devirde artışta olmasında pandeminin son derece değerli bir rol oynadığını kaydeden Doç. Dr. Üstüner, “2020’den bu yana viral enfeksiyonlar epeyce yaygınlaştı. Bilhassa de enfeksiyon durumlarında gerilim ya da bağışıklık sistemini tetikleyen hastalıklar biraz daha sık karşımıza çıkıyor. Ayrıyeten Covid-19 aşılarının da bunda rolü olduğunu düşünüyorum. Viral enfeksiyon bağışıklığımızı zayıflattığı için immün direncimizi düşürüyor ve daha sonra viral etkenlerle olan çabamız azaldığı için bu biçim enfeksiyonlar meydana çıkıyor” dedi.
“AĞIRLIKLI OLARAK 50 YAŞ VE ÜZERİ HASTALARDA GÖRÜLÜYOR”
Hastalığın hayli ağrılı geçtiğini belirten Doç. Dr. Üstüner, küçük yaş kümesinde da görülebildiğine dikkat çekerek, “Zona su toplamış kabarcık biçiminde makul bir bölgede hudut uçlarının bedende innerve ettiği deri alanlarında ekseriyetle tek taraflı olarak karşımıza çıkıyor. Yani küçüklükte geçirilen suçiçeği virüsü hudut uçlarında gizli kalıyor (sinir tutulumu). 2 ila 3 haftalık bir güzelleşme süreci oluyor. Kalıcı olabilen ancak ekseriyetle de bir aya kadar devam edebilecek bir ağrıyla karşılaşılabiliyor. Bağışıklık sistemini zayıflaması, ateşli hastalık, gerilim, enfeksiyon ya da bazen de Covid-19 aşıları bu virüsü tetiklenebiliyor” diye konuştu.
“KANSER HASTALARI RİSK GRUBUNDA”
Zona aşısının kullanımıyla ilgili de bilgi paylaşan Üstüner, “Hastalığın şu an yurt dışında kullanımda olan lakin şimdi Türkiye’de kullanılmayan, tesiri azaltılmış ya da cansız aşısı mevcut. Lösemi, lenf kanseri hastaları zona riskine karşı açık durumdalar. Bağışıklık sistemi zayıflamış olan bu bireylerde çok daha ağır seyredebiliyor. Bu bakımdan kanser hastalarını hastaneye yatırarak, damardan tedaviler vermek gerekebiliyor. Bu risk kümesini daha da korumak ismine cansız, zayıflatılmış aşı tedavisini öneriyoruz” diye konuştu.
“VÜCUTTA KALICI AĞRI OLABİLİYOR”
Hastalığın tedavisi için izlenen süreci de anlatan Üstüner, “İlk 24-48 saatte tedaviye başlamak kıymetli. Sürmeli ilaçlar bu virüste maalesef çok kâfi olmuyor. Yaklaşık bir hafta kadar ağızdan alınan tablet formunda kimi antiviral ilaçlar kullanıyoruz. Sulantılı lezyonlar olduğu için beraberinde kimi ıslak pansumanlar da veriyoruz.
Evde istirahat ederken günde 3-4 sefer 10-15 dakikalık aralıklarla gazlı bez ıslatılarak deri yüzeylerindeki kabarcıkların üzerlerine uygulanabilir. Bir hafta içerisinde su kabarcığı üzere başlayan lezyonlar kabuklaşmaya dönüyor. Bu kabuklardaki enfeksiyonu azaltması ismine topikal antibiyotikler, ya da yara düzgünleşmesini sağlayacak uyarıcı kimi ilaçlar veriyoruz. Burada kıymetli olan hudut ucu iltihabı ve ağrıyı giderebilmek. Bu bakımdan nörolojik olarak ağrı sorunu olan hastalara birtakım ağızdan alabilecekleri ilaçlar verebiliyoruz. Bu ilaçların kullanım süreci 4 haftayı bulabiliyor. Gerçekten değerli bir durum da var. Zona birinci ay tamamladıktan sonra kalıcı ağrı komplikasyonuna neden olabiliyor” diyerek kelamlarını sonlandırdı.