Türkiye’nin, iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonunu azaltmak emeliyle belirlediği 2030 iklim amacı, Mısır’da devam eden 27. Taraflar Konferansı’nda açıklandı.
Türkiye ismine Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sunduğu “yüzde 41 artıştan azaltım” maksadını kıymetlendiren sivil toplum ve fikir kuruluşları ile gençlik hareketleri açıklanan amacın “artıştan azaltım” olması nedeniyle, sera gazı emisyonlarını azaltmak yerine artıracağına dikkat çekti.
Yapılan açıklamaya nazaran bu amaç, Türkiye’nin güç dönüşümünü geciktirecek ve 2021 yılında Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan 2053 net sıfır emisyon maksadına ulaşmanın maliyetini artıracak.
‘BUGÜNDEN HESAPLANMALI’
Bakanlığın 2038’i emisyon zirve noktası (pik yıl) kabul ederek bu tarihe kadar emisyonlarını artırmayı öngördüğünü vurgulayan kuruluşlar, azaltımın bugünden başlaması gerektiğini münasebetiyle zirve noktasının bugün olması gerektiğini belirtti.
Gerçek ve savlı bir iklim gayesinin, mutlak emisyon azaltımı olması gerektiğini belirten İklim Değişikliği Siyaset ve Araştırma Derneği’nden Gülşah Deniz Atalar, “Emisyonları mutlak olarak, yani ‘bugünden itibaren’ azaltmayı hedeflememiz gerekiyor. Bunun için azaltım amacı, en son ve en yeni bilgiden yola çıkarak hesaplanmalı. Bakanlığın hesaplamasına nazaran, 2030’a kadar hiçbir tedbir almadan Türkiye’nin neden olacağı sera gazı emisyonları hesaplanıp, bu artan emisyon seviyesi üzerinden bir azaltım amacı belirleniyor. Bu gaye geçtiğimiz Taraflar Toplantısı’nda alınan “daha güçlü 2030 maksatları belirleme” kararı ile uyumsuz” sözlerini kullandı.
‘2053 GAYESİ TEHLİKEYE ATILIYOR’
Kömürün Ötesinde Avrupa Kampanyacısı His Kutluay, “Artıştan azaltım’, bu sıkıntıları çözmek yerine, daha bedelli kamu kaynaklarının uzun müddet bu formda boşa harcanmaya devam edeceğini gösteriyor” derken Greenpeace Akdeniz Program Yöneticisi Sevil Turan da, “Belirlenmiş bu emisyon azaltım projeksiyonu, 2053 için lisana getirilen net sıfır amacını tehlikeye atıyor ve ticari ve teknolojik yeterlilikleri sorgulanır olan karbon yakalama teknolojilerine ya da nükleer üzere önemli güvenlik, etraf ve sıhhat riskleri taşıyan ithal seçeneklere bağımlı kılıyor. Meğer, 2030 itibariyle kömürden çıkış ve iklim krizine karşı toplumsal direnci etkin olarak artıracak adil dönüşüm siyasetlerini üretme tercihi, somut bir tahlil olarak burada ve erişimimizde” dedi.