İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Türkiye Cumhuriyeti’nin 99’uncu kuruluş yıldönümünü, Üsküdar kıyısında kutladı.
Üsküdar Meydanı’nın dolduran yurttaşlara konuşan İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un 16, Türkiye’nin 85 milyon sahibi olduğuna vurgu yaptı.
“Her vakit haykırdık: ‘Tam bağımsız Türkiye’ dedik” diyen İmamoğlu, “Cumhuriyet’i bu türlü kurduk, bu türlü yaşatacağız. Daima birlikte ve daima ileri yürüyerek, Cumhuriyet’imizi güçlü bir demokrasiyle, tam ve gerçek bir adaletle, daima birlikte taçlandıracağız. Yolumuz açık olsun. Cumhuriyet’imiz kutlu olsun. Az kaldı. Millet ne derse, o olacak. Bu cennet vatanda, bu hoş ülkede güneş, 29 Ekim 1923’te çok hoş doğmuştu. Tekrar o denli olacak. 100’ncü yılda, her şey çok hoş olacak” sözlerini kullandı.
Saat 19.00 itibariyle başlayan ve yurttaşların ağır ilgi gösterdiği ve alanı hınca hınç doldurduğu kutlamalar, DJ performansı ile başladı. Bege konseri ile devam eden coşku, Anadolu Ateşi’nin gösterisiyle sürdü.
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu da eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte yurttaşların Üsküdar’daki Cumhuriyet coşkusuna ortak oldu.
Yurttaşların ortasında aktiflik alanına giren İmamoğlu çiftinin, kıyafetlerinde kırmızı-beyaz renkleri seçmesi dikkat çekti. Yurttaşlar, İmamoğlu’na sevgilerini, “Ekrem Başkan” tezahüratıyla gösterdi.
“BU ÜLKEYİ KİMİN VE NASIL YÖNETECEĞİNE MİLLET KARAR VERİR”
Bu akşamdan sonra Cumhuriyet’in 100’ncü yaşı için geri sayımın başlayacağını vurgulayan İmamoğlu, “Cumhuriyet, her şeyden evvel çok bedelli bir fikirdir. Kolay, sade, ancak çok güçlü bir fikir. Kökenimiz, inancımız, cinsiyetimiz ve ömür biçimimiz ne olursa olsun, hepimiz eşitiz. Hepimiz, bu ülkenin onurlu vatandaşlarıyız” dedi.
İmamoğlu şu tabirleri kullandı:
- Bu ülkeyi kimin ve nasıl yöneteceğine daima birlikte kim karar verir? Biz karar veririz. Cumhuriyet, işte bu fikirdir. Cumhuriyet, işte bu fikre inanan, özgüvenli ve faziletli insanlarının kendilerine layık gördüğü hayatın ismidir. Cumhuriyet, 85 milyonluk bu eşsiz ve bu hoş cennet vatanın varlık sebebidir.
“CUMHURİYET’İN DEĞERİNİ BİLMEYEN BİR ANLAYIŞ, BU ÜLKEYE ASLA HUZUR GETİREMEZ”
Cumhuriyet’in ehemmiyetini anlamayanların ve ana fikrini benimsemeyenlerin her devirde olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “İnsanlarını eşit görmeyenler, öteki insanlara hükmetmeye hakları olduğunu zannedenler, milletin iradesini görmezden gelenler ve hatta o iradeyi gasp etmek isteyenler, imtiyazlarını kaybetmek istemeyenler, ayrıcalıklı olmak isteyenler, Cumhuriyet’e karşı kör bir taassupla daima direndiler. Hepimiz izliyoruz. O direnç, hal değiştirerek, kendini gizlemeye çalışarak, bugün de devam ediyor. Cumhuriyetin unsur ve pahalarını sindirememiş, Cumhuriyet’in kazanımlarını, değerini bilmeyen bir anlayış, bu ülkeye asla ve asla huzur ve memnunluk getiremez. Bu ülkeyi geleceğe taşıyamaz. Bu gençlere, özgürlük isteyen gençlere hizmet edemez” ifadelerini kullandı.
“KİMSE CUMHURİYET VE DEMOKRASİ FİKRİNİ YOK EDEMEZ”
1923’ten bugüne, kanun önünde herkesin eşit olduğu bir Cumhuriyet’te yaşadığımızı belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
- Bir asırdır Cumhuriyet’in açtığı bu yolda yürüyor, bu ülkede eşitlik ve adalet hayatın her anında hakim olsun diye, gayret ediyoruz. Onu geliştiriyoruz. Cumhuriyet’i büyütüyoruz, büyütmeye devam edeceğiz. Bu ülkede Cumhuriyet ve demokrasi fikri, tam 100 yıl evvel zihinlere ve gönüllere girdi. Kimse lakin kimse, o fikri asla yok edemez; edemeyecek. Ne kadar baskı ve dehşet iklimi yaratırsalar yaratsınlar; ne kadar algı operasyonları, tezgahlarsa tezgahlasınlar; bu milletin zihninden ve kalbinden o fikri söküp atamazlar.
- Atatürk ve uğraş arkadaşları, bu topraklar üzerinde yalnız özgür ve bağımsız bir ülke, ulusal iradeye dayalı bir idare kurmakla kalmadılar, devleti güçlendirmek, toplumun refahını ayağa kaldırmak, yükseltmek için de çok kıymetli adımlar attılar. Bu adımlar sayesinde Türkiye, dünyanın güçlü ve gelişmiş ülkeleri ortasında yerini süratle almaya başladı. Bu adımlar sayesinde Türkiye, Avrupa’dan Çin’e kadar, koca coğrafyada tek üretim merkezi haline gelebildi. O adımların sayesinde oldu bunlar. Son yıllarda ne kadar aşağı gerçek çekilirse çekilsin, ülkemiz ne yazık ki dertli hallere düşürülürse düşürülsün, makus yönetilirse yönetilsin, ayakta kalabildiysek, hala gücümüzü kuvvetimizi ve inancımızı hala canlı tutabiliyorsak, o güçlü Cumhuriyet temelleri sayesindedir.
“BU REJİMDE HİÇBİR YÖNETİCİ, KENDİSİNİ BU KENTİN YA DA BU ÜLKENİN SAHİBİ ASLA GÖREMEZ”
“Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, daima birlikte, yeni ve büyük bir adım daha atmaya hazırlanıyoruz” diyen İmamoğlu, “Hedefimiz muhakkak; Cumhuriyet’in unsur ve bedelleri üzerinde yükselen, demokratik ve güçlü bir devlet olacağız. Daima birlikte olacağız. Huzurlu ve varlıklı bir toplum inşa edeceğiz. Ve bu topraklarda yaşayan herkes hem kanunlar önünde hem gerçek hayatta, eşit ve özgür yurttaşlar olacak. 99 yıl evvel çıktığımız seyahatin, yeni ve umut dolu bir safhasındayız. Daima birlikte yeni bir başlangıcın basamağındayız. Türkiye’nin yazgısını, Cumhuriyet’in bu ülke için bedelini bilen milyonlar belirleyecek. Sizler belirleyeceksiniz. Buradaki hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler, hatta siz çocuklar; sizler belirleyeceksiniz. Ulusal iradeyi hiçe saymak, adil rekabete dayalı ve çoğulcu bir siyaseti ortadan kaldırmak hevesi taşıyan bir avuç insan, haddini bilecek haddini” formunda konuştu.
Cumhuriyet’i, yöneticilerin haddini bildiği bir rejim olarak tanımlayan İmamoğlu, “Seçilmiş olsun ya da atanmış olsun, hiç fark etmez. Bu rejimde hiçbir yönetici, yani bizler, kendisini bu kentin ya da bu ülkenin sahibi asla göremez. Görürse, Cumhuriyet’in eşit ve onurlu yurttaşları ne yapar biliyor musunuz? Gereğini yapar ve yollar. Milletin iradesi, en hoş ve en hakikat dersi verir” dedi.
“100’NCÜ YILDA, HER ŞEY ÇOK HOŞ OLACAK”
İstanbul’un 16 milyon, Türkiye’nin 85 milyon sahibi olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
- Bu cennet vatan Türkiye’nin evlatlarıyız. İçine düşürüldüğümüz bu sıkıntı durumları, bu zorlukları, ekonomik, siyasal, adalet, eğitim; her konuda nasıl aşacağımızı, yeniden milletçe biz biliyoruz. Dayatılmak istenen idare anlayışından, yasak ve baskılardan nasıl kurtulacağımızı, daima birlikte çok düzgün biliyoruz. Yapacağımız şey, çok kolay. Daima birlikte, cüretle, sevinçle, kardeşçe, omuz omuza kol kola daima birlikte ve daima ileri yürüyeceğiz. Asla geri dönmeyeceğiz. Kurtuluş Savaşı’nı bu türlü kazandık. Bağımsızlığımızı bu türlü koruduk; müdafaaya devam edeceğiz. Her vakit haykırdık: ‘Tam bağımsız Türkiye’ dedik. Cumhuriyet’i bu türlü kurduk, bu türlü yaşatacağız. Daima birlikte yaşatacağız. Daima birlikte ve daima ileri yürüyerek, Cumhuriyet’imizi güçlü bir demokrasiyle, tam ve gerçek bir adaletle, daima birlikte taçlandıracağız. Yolumuz açık olsun. Cumhuriyet’imiz kutlu olsun. Az kaldı. Millet ne derse, o olacak. Bu cennet vatanda, bu hoş ülkede güneş, 29 Ekim 1923’te çok hoş doğmuştu. Yeniden o denli olacak. 100’ncü yılda, her şey çok hoş olacak.
İmamoğlu’nun konuşmasının akabinde gerçekleştirilen mapping ve ışık gösterisi, İstanbul Boğazı semalarında görsel bir şölen oluşturdu.
Etkinlik, usta sanatçı Selda Bağcan’ın verdiği, iştirakçilerin daima bir ağızdan seslendirdiği türküler ve müziklerle sona erdi.