İktidarın düşük TL ile teşvik ettiği ihracata dayalı siyaset, Türkiye’yi fakirleştiriyor. Zira ithalat ünite fiyatlarının yüzde 27 arttığı son bir yıllık periyotta Türkiye’nin ihracat fiyatlarındaki artış ise yüzde 6.1’de kaldı.
Bu durumu pahalandıran CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, Dünya Ticaret Örgütü bilgilerine nazaran geçen yıl Türkiye’nin dünya ihracatı içindeki hissesi 1.01 iken bu yılın birinci çeyreğinde sayının 1.02 olarak gerçekleştiğini belirtti. Bakırcıoğlu, “İhracatı artırmak için TL’nin dolar karşısında erimesine göz yumuldu. Bunun ismine da rekabetçi kur denildi. TL’nin kıymet kaybetmesiyle halk yoksullaştı. İhracat arttı lakin dünya ticaretinden aldığımız hisse birebir kaldı. Ayrıyeten sayılar siparişlerin inişe geçtiğini gösteriyor. Rekorlar hayal oldu” dedi.
Bakırcıoğlu ayrıyeten, Türkiye’nin kilogram başı ihracat pahasının hâlâ 1.2 dolar olduğunu da hatırlatarak şu yorumu yaptı: “Toplam ihracatımız içinde yüksek teknoloji eser ihracatı hissesi da düşüyor. Yükte ağır, değer da hafif eser ihracatını bilakis çevirmediğimiz sürece ihracat arttı demenin bir manası yok.”
KOŞAR ADIM KRİZE!
Dış ticaretin bu durumu nedeniyle Türkiye’nin ödemeler istikrarı de “alarm” veriyor. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, dış borçlanmayla ve sermaye girişiyle finanse edilen cari süreçler açığının tehlikeli hale geldiğini belirterek şunları vurguladı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da itiraf ettiği ‘döviz sıkıntısının’ değerli nedenlerinden biri olan cari süreçler açığı süratle büyümeye devam ediyor. MB’nin eksi rezervi, ‘dost ülkelerden alınan borç’ ve kaynağı belgisiz dövizle finanse edilen cari süreçler açığı bu haliyle sürdürülemez. Koşar adım ödemeler istikrarı krizine gidiyoruz.”
Bulut, Türkiye’nin gelecek 12 aylık periyotta 230 milyar dolarlık bir finansmanı çevirmesi gerektiğini de anımsattı.